Meme kanseri nedir?
Meme kanseri, meme dokusunda gelişmeye başlayan anormal hücrelerin çoğalmasına verilen isimdir. Dünya genelinde her 8 kadından birinde görülen meme kanseri erken dönemde tedavi edilmediğinde hastanın yaşam kalitesini düşürür ve ilerleyen evrelerde kişinin ölümüne yol açar. Meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilen meme kanserinde en sık görülen tip meme kanallarından kaynaklanan “dukatl kanser” adı verilen kanser türüdür. Bunun haricinde tübüler, müsinöz kanser türleri de meme kanserinde en sık görülen türler arasında yer almaktadır.Meme kanseri neden oluşur, risk faktörleri nelerdir?
Meme kanserinin tam olarak neden oluştuğuna dair kesin bir bilgi mevcut değildir. ailede kalıtsal olması durumunda, çevresel faktörler ve bazı farklı nedenlerin meme kanserin neden olduğu bildirilmektedir. Bir diğer risk faktörü olarak da coğrafi yaşam koşulları kabul edilmektedir. Meme kanserinde bilinen en önemli risk faktörleri şunlardır;- Aşırı kilolu olmak veya obezite,
- Fiziki aktivitelerde yeterli olmamak,
- Alkol kullanımı,
- Hiç doğum yapmamış olmak veya ilk doğumun 30 yaşından sonra olması,
- İlk adet yaşı erken olan kişiler, hayat boyunca meme kanserine yakalanma riski ile karşı karşıya kalırlar.
- Menopoz yaşı (menopoz dönemi, kadınların doğurganlığını yitirdiği dönemlerdir. Genel olarak 55 yaşından sonra daha sık görülen menopoz dönemi, meme kanseri risk faktörleri arasında yer almaktadır.)
- Doğal yaşlanma
- BRCA-1, BRCA-2 mutasyonları gibi bir takım genetik değişiklikler
- Meme kanseri ile ilgili öykünün bulunması,
- Göğüs bölgesinden radyoterapi almak,
- Bazı iyi huylu meme kanserlerinin görülmüş olması (fibroadenom, papillomatosis),
- Ailede meme kanserine yakalanan kişilerin olması (genetik yapı) meme kanseri risk faktörleri arasında değerlendirilmektedir.
Meme kanseri belirtileri nelerdir?
Meme kanseri, erken dönemde kendini gösteren bir hastalık değildir. Daha çok ikinci evrede kendini göstermeye başlayan meme kanserini, genellikle kadınlar ellerine gelen kitleden anlarlar. Herhangi bir ağrı vermemesi veya nadiren ağrılara neden olması genellikle kişilerin yanılmasına neden olmaktadır. Memede çekintiler, deride kalınlaşma, memede ağrısız kitlenin oluşması, deride bozulmalar ve tahrişlenme, meme ucunun hassaslaşması, ileri dönemlerde memede kanlı akıntının oluşması gibi belirtiler, meme kanserinin en belirgin belirtileri olarak sıralanmaktadır. Ancak bunlar haricinde kişiye göre farklı belirtiler de görülebilmektedir.Meme kanserine nasıl tanı konur?
Modern tıp dünyasının ileri yönlü gelişmesi sayesinde günümüzde birçok hastalığı erken dönemde tanılamak mümkün hale gelmiştir. Uzman doktorlar, kadınların 20 yaşından sonra meme muayenesi olması ve yılda bir defa uzman doktordan meme muayenesi yapmasını istemelerini öneriyorlar. Erken dönemde meme kanserinin teşhis edilebilmesi için muayene ve kontrollerin ihmal edilmemesi gerekir. 50 yaşına gelmiş kadınların ise yılda 2 defa doktor muayenesinden geçmeleri yine erken dönemde kanserin tanılanması adına önemlidir. Ulusal kanser tarama programı önerilerine göre ülkemizde uygulanan meme kanseri tarama protokolü aşağıdaki gibidir- 20-40 yaş arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi
- 40-69 yaş arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi, iki yılda bir mamografi çekilmesi gerekmektedir.
İnce iğne biyopsisi nedir, nasıl yapılır?
Meme kanserine karşı geliştirilen en iyi yöntemlerden biri olarak kabul edilen ince iğne biyopsisi (İAB), ilk olarak 1950’li yıllarda ABD’de denenen bir yöntemdir. Modern tıp dünyasının iyiden iyiye gelişmesiyle birlikte yaygınlaşan İAB, pratik tıbba 1950-1960’lı yıllarda İskandinavya'da olmuştur. İsveç, Stokholm Karolinska Üniversite Hastanesi'nde Franzen ve Zajicek İAB'nin gelişimine öncülük ettikleri kaynaklarda belirtilmektedir.İnce iğne biyopsisi (İAB), bildiğimiz şırınganın ucuna ince (21-24 no'lu) iğne kullanılarak yapılan bir işlemdir. İğne, ultrason eşliğinde gönderildiği için hastaya herhangi bir şekilde zarar vermez. Kanserli bölge daha önce tespit edildiği için gelişi güzel göndermek yerine, profesyonelce gönderilir ve ilgili bölgeden emme-basma hareketleri ile hücre kopartma ve bu hücreleri bir “lam” üzerine püskürttükten sonra sitolojik olarak değerlendirilir.
İnce iğne biyopsisinin avantajları nelerdir?
Meme kanserinin yaygınlığı hakkında bilgi veren uzmanlar, her 8 kadından birinde görülebildiğini belirtiyor. Buna karşın alınan tedbirler ise her geçen gün daha da artmakta ve tanı için geliştirilen yöntemler eskisine göre çok daha somut sonuçlar vermektedir. İlk olarak 1950’li yıllarda ABD’de denenen ince iğne biyopsisi (İAB), diğer biyopsi türlerine göre çok daha keskin sonuçlar veren bir yöntemdir. Bunun yanında ağrısız olması ve komplikasyonlar bakımından diğer eski yöntemlere göre daha az yan etki göstermesidir.Tanı oranı bakımından diğer biyopsi türlerine göre daha yüksek oranlar veren ince iğne biyopsisi, ele gelen kitlelere/yüzeysel organ lezyonlarına (meme, tiroid, baş-boyun vb.) ultrasonla uygulanabildiği gibi girişimsel radyolojik yöntemlerin yardımıyla (BT) daha derin organlardaki (akciğer, pankreas, böbrek, surrenal, karaciğer gibi ) lezyonlara da uygulanabilmektedir.
Başarılı bir ince iğne biyopsisi için olması gerekenler nelerdir?
İnce iğne biyopsisi, uzmanlık isteyen bir tetkik yöntemidir, bu nedenle yapacak kişinin bu alanda yeteri kadar bilgi ve deneyime sahip olması gerekir. Uzman bir doktor ve başarılı bir hastanede yapılması durumunda sonuçlar daha net olarak elde edilebilir. Başarılı bir ince iğne biyopsisinin olması için temel koşullar şunlardır;- Yeteri derecede materyallerin olması,
- Doğru bölgeden hücre örneğinin alınması,
- Sitolojik örneklerin, sitoloji deneyimi/eğitimi olan patolog (sitopatolog) tarafından değerlendirilmesi, daha yüksek başarı ile meme kanseri teşhisinin yapılmasına yardımcı olmaktadır.
İğne biyopsisi başka hangi alanlarda kullanılır?
İAB, sadece meme kanserinin tanısında kullanılan bir yöntem değildir. Bunun haricinde birçok kanser türünün tanılanması için de kullanılan bir yöntemdir. İğne biyopsisi yapılan diğer kanser türleri şunlardır;- Tiroid: Tiroit bezinde oluşan lezyon ve kanserlerin patoloji laboratuvarında incelenmesi için ince iğne biyopsisi yapılır
- Baş boyun kitleleri: Baş ve boyun bölgesinde oluşan lezyonların değerlendirilmesinde kullanılan ince iğne biyopsisi, Tükürük bezleri lezyonları ve lenfadenopatiler, metastatik neoplazilere bağlı kitleler ilk sıralarda yer almaktadır.