Tıp dünyasının gelişmesi ve alanında başarılı işlere imza atması sayesinde hastalıklarla ilgili önceden bilgi almak ve buna göre müdahale etmek daha kolay hale gelmiştir.
Özellikle de Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) tekniklerinde yaşanan yenilikler ve gelişmeler sayesinde kanserli hastalıkların önceden tespit edilmesi ve müdahale edilmesi daha kolay bir hal almıştır.
Sürrenal mr nedir?
Böbreklerin üzerinde şapka gibi duran, 2,4 cm. uzunluğunda ve 2-4 mm. Kalınlığında olan sürrenaller, iki adettir. “Sağ sürrenal” ve “sol sürrenal” şeklindeki bu yapı, endokrin bezi görevi görmektedir.
Ağırlıkları 6 gram ile 10 gram arasında değişen endokrin bezlerinin önemli görevleri vardır. Ancak bu bölgede oluşan rahatsızlıkların tespit edilmesi diğer hastalıklara göre daha zordur.
Bulundukları anatomik yer itibari ile zor bulunan sürrenal bezlerinde oluşan hastalıkların tespiti de ilerleyen dönemlerde yani sonraki evrelerde ancak mümkün olabiliyor. Ağrıları daha ileri dönemlerde kendini gösterdiği için belirtilerinin farkına varmak biraz daha zordur.
Geliştirilen biyokimyasal tetkikler ve MR görüntüleme teknikleri sayesinde daha önceki dönemlerde çoğunlukla tedavisi yapılmayan veya anlaşılmadığı için teşhis edilemeyen sürrenal bezlerinin tedavisi günümüzde daha rahat yapılmaktadır.
Genellikle hasta başkaca şikâyetlerle hastaneye gider ve yapılan incelemelerden sonra Sürrenal bezlerinin salgıladığı hormonların etkileri anlaşılır ve hastalığa tam teşhis koymak için hastadan sürrenal mr çekilmesi istenir.
Sürrenal MR, diğer emar yöntemlerinden farklı değildir. Bilindiği üzere x-ışını kullanmaya gerek kalmadan görüntüleme sağlayan MR cihazları, insan vücudu üzerinde olumsuz herhangi bir sonuca yer vermemektedir.
Sürrenal gland kalınlaşması
Sürrenal (adrenal) böbrek üstü bezlerinin birçok fonksiyonu ve salgıladığı hormonlar vardır. Aldosteron, kortizol, seks steroidleri, epinefrin, norepinefrin gibi hormonların üretilmesinde görev üstlenen endokrin bezler, bazı nedenlerden dolayı hastalık kapar veya diğer bir adıyla kişinin hastalanmasına neden olur.
Sürrenal gland kalınlaşması, yukarıda saydığımız hormonların salgılanmasına mani olur ve yaşamda ciddi anlamda kalite düşüşüne neden olur. Yukarıda da belirttiğimiz gibi sürrenal bezlerinde oluşan hastalıkların erken dönemde anlaşılması mümkün değildir.
Buna bağlı olarak diğer hormon sorunlarının kendini göstermesiyle birlikte ancak sürrenal emar çekimi ile hastalık anlaşılabilmektedir. Bu nedenle hastalığı basite almamak, diğer hormonlarla ilgili sorunların kendini göstermesiyle birlikte zaman kaybetmeden doktora görünmek en doğrusu olacaktır.
Böbrek üstü bezi
Böbreklerin üzerinde şapka gibi duran iki adet bezden oluşan böbrek üstü bezleri, 10 gram ağırlığında sarımsı endokrin sistem hormonlarını üretirler.
Kan yoluyla hormonları taşıyan böbrek üstü bezleri, diğer organ ve hücrelerin aktivitesini yapmaları konusunda yardımcı olur. “Adrenal bezler” olarak da adlandırılan bu bezler, ayrı ayrı 2 farklı görevi üstlenirler.
Bu görevler şunlardır;
Adrenal korteks: vücutta önemli bir yeri olan adrenal korteks, 3 ana hormonun üretilmesinde görevlidir. Bunlar; kortizol, aldosteron ve dehidroepiandrosteron (DHEA) hormonudur. Bu hormonlar; metabolizmayı, kan basıncını, saç uzamasını ve vücut şekli gibi vücut özelliklerini ilgilendiren hormonlardır.
Adrenal medulla: böbrek üstü bezlerinin ürettiği bir diğer görev ise adrenal medulla (böbrek içi) hormonlarını üretmektir. Bunlar; epinefrin, norepinefrin ve dopamin hormonlarıdır. Bu hormonlar; vücudun strese verdiği tepkileri kontrol etme görevi görürler.
Böbrek üstü bezi tümörü
Kanser türleri, bilinenin aksine çok daha geniş çerçevede incelenmesi gereken hastalık türlerindendir. Tümör oluşumu aslında kanserli hücrelerin oluşumuna verilen diğer isimdir. Vücudun çeşitli yerlerinde gelişebilen tümörlerin geliştiği bir diğer alan ise böbrek üstü bezleridir.
Kanserli hücreler; vücudun çeşitli bölgelerinde normal seyrinde olan hücrelerin düzensiz şekilde büyümesi ve vücudun diğer yerlerine yayılması ile yaşam kalitesini düşüren ilerleyen evrelerde ise ölüme neden olan bir hastalıktır. Kanserli hücre (tümör) kanserli (malignant) ya da kansersiz (benin) olmak üzere iki farklı grupta incelenir.
Böbrek üstü bezi tümöründe de bu iki durum mevcuttur. Kötü huylu kanser hücreleri, düzensiz büyümenin yanında bir de vücudun diğer organlarına da bulaşırlar.
Ancak iyi huylu (benin) ise büyür ancak diğer organları etkisi altına almaz. Sürrenal MR çekilmesinin bir diğer nedeni de kanserli hücrelerin iyi huylu mu kötü huylu mu olduğunu tespit etmek ve buna göre tedavi planını uygulamaktır.
Böbrek üstü bezi adenom belirtileri nelerdir?
Adrenal adenomanın sadece %20’si hormon salgılar, geriye kalan %80’lik bölüm ise hormon salgılamaz. Bu nedenle böbrek üstü bezi adenom belirtileri için kesin bir şey söylemek doğru değildir. Çünkü ilk dönemlerde herhangi bir belirti ile kendini göstermez.
Hormon salgılayan adrenal adenomları adrenalin, üretirler, kortizol, androjen veya aldosteron salgılarlar. Her dört tipte de belirtileri kendini farklı şekilde gösterir. Adrenalin ürettiklerinde: aralıklı şekilde gelen çarpıntı, terleme, baş ağrısı ve tansiyon yükselmeleri ile kendini gösterir.
Kortizol salgıladığında: hasta gittikçe daha fazla kilo almaya başlar, kan şekeri, kan basıncı yükselir, psikolojik değişiklikler, kemik erimesi, cilt problemleri gibi belirtilerle kendini göstermeye başlar.
Aldosteron salgıladığında: yüksek tansiyon ve potasyum düşüklüğü belirtileri ile kendini gösterir.
Androjen salgıladığında: kadında akne, kıllanmada artış erkekte jinekomasti gibi belirtiler kendini göstermeye başlar.
Böbrek üstü bezi tümörü nasıl anlaşılır?
Yukarıda da belirttiğimiz gibi ilk dönemlerde anlaşılmayan ancak ileri evrelerde kendini göstermeye başlayan böbrek üstü bezleri tümörü, başkaca hastalıklardan dolayı doktora giden hastanın fiziki muayenesinden bir sonuç alınamaması durumunda hastadan sürrenal MR istenir.
Sürrenal emar, böbrek üstü bezleri ile ilgili en ayrıntılı bilgiyi doktora sunar. Meydana gelen kanserli hastalığın hangi evrede olduğu tespit edilir, iyi huylu mu kötü huylu mu olduğuna bakılır ve buna göre uygun tedavi yönteminin planlanması gerçekleştirilir.