06.02.2022 | Yazar: Özkan Korkmaz
İmmünoterapi Nedir, Kansere Karşı Etkileri Nelerdir?
Kansere karşı geliştirilen tedavi yöntemlerinde başarı oranının her geçen gün daha da yükselmesi, hastalar için umut kaynağı olmaya başladı. Kök hücre tedavisi yapılan kanser tedavilerinde, şimdilerin trend tedavi yöntemi olarak İmmunoterapi ön plana çıkıyor. İmmünoterapi, kısa ve açık bir ifade ile kanser hastalığına karşı hastanın direncini yükseltmek ve böylelikle yaşam süresini uzatmaya yardımcı olan bir tedavi yöntemidir.
İmmünoterapi (biyolojik terapi), kanser hastalıklarına karşı geliştirilen tedavi yöntemlerinin bir üstü ya da ileri adımı olarak tanımlanabilir. Uzman doktorun yapacağı tetkik ve tanılama işlemlerinden sonra hastanın yatkın olması durumunda İmmünoterapi uygulanabilir. Bu uygulamadaki amaç, hastanın yaşam kalitesini arttırmak ve yaşam süresini arttırmaktır.
İmmünoterapi (biyolojik terapi) nedir?
Kanser hastalıkları, insan vücudundaki bir hücrenin programsız bir şekilde hareket etmesiyle başlar ve büyümeye devam eder. Erken dönemde önlem alındığında hücrenin normale döndürülmesi ihtimali daha yüksektir, ancak çoğu kanser türü erken dönemde belirti vermediği için ilk evrelerde tanılamak biraz zordur. İmmünoterapi (biyolojik terapi), vücudun kansere karşı mikrop, alerji ve virüslerde olduğu gibi doğal savunma mekanizmasının gücünün harekete geçirmeye yardımcı olur.
Polene karşı alerjisi olanların aşı olmalarındaki neden, polene karşı alerjen etki gösteren hücreleri polene alıştırmak yani bağışıklık kazanmasını sağlamaktır. Aynı şekilde grip aşısı, kızamık aşısı, kabakulak aşısı gibi aşılar da hastalığı tedavi etmez, hastalığa karşı bağışıklık kazanmasını sağlar.
İmmünoterapi (biyolojik terapi) de aynı şekilde yorumlanabilir. Buradaki amaç da programsız şekilde büyüyen ve çoğalan hücreleri kontrol altına almaktır. Bu, hücrelerin harekete geçmesiyle tamamlanmaktadır.
Kanser İmmünoterapisinin Türleri Nelerdir?
- 1- Tümör lizatı ile yüklü dendritik hücre,
- 2- Sentetik antijen yüklü dendritik hücre,
- 3- Sitokin ile indüklenmiş öldürücü hücre,
- 4- Tümör antijen spesifik T hücre.
Tümör lizatı ile yüklü dentritik hücre nedir?
Kanser hastalarında uygulanan bir tür kök hücre tedavisi şekli olarak da ifade edilebilen Tümör lizatı ile yüklü dendritik hücre, biraz daha farklı olsa da aslında yöntem aynıdır. Hastanın kendi tümör dokusundan elde edilen antijenler, belli bazı işlemlerden geçirildikten sonra dendritik hücrelere (güçlü bağışıklık sistemi hücreleri) yüklenmesi ile üretilir.
Sentetik Antijen Yüklü Dentritik Hücre Aşısı Nedir?
Bu yöntem de yine kök hücre tedavisinde uygulanan allojenik kök hücre nakli ile aynı mantığa dayanmaktadır. Ancak bu tedavi biraz daha farklıdır. Sentetik antijen yüklü dentritik aşısı, hastanın tümör dokusunun alınmadığı/alınamadığı durumlarda, dışarıdan birinden ya da bankalarda hazır bulundurulan antijenlerin hastanın kanından elde edilen dendritik hücrelere (güçlü bağışıklık sistemi hücreleri) yüklenmesi işlemidir. Yine bundaki amaç da hastanın yaşam süresini ve kalitesini arttırmaktır.
Sitokin ile indüklenmiş öldürücü hücre
Sitokin, hayvan ve bitki hücreleri tarafından üretilen ve hücrelerin birbiri ile iletişimini sağlayan protein ve peptidlerin bir gurubudur. İndüklenmiş öldürücü hücre ya da diğer adıyla “doğal öldürücü hücre” bir çeşit lenfosit hücredir. Lenfosit hücreler, kanda dolaşan lökositlerin yaklaşık olarak yarısını oluşturmaktadır.
Tümör antijen spesifik T hücre
T lenfosit hücre olarak da adlandırılan tümör antijen spesifik T hücreleri, vücuttaki tüm kan hücrelerinde olduğu gibi kemik iliğindeki kök hücrelerden farklılaşırlar. İnsan, doğuştan itibaren zararlı tehditlere karşı bağışıklık sistemi yetersiz kaldığında kazanılmış (edinilmiş) bağışıklık sistemi devreye girer. Kazanılmış bağışıklık sisteminden sorumlu olan hücrelere lenfosit hücreler denir. Bunlar kendi aralarında 3 grupta incelenirler;
- 1- B lenfosit
- 2- T lenfosit
- 3- Doğal öldürücü lenfosit (natural killer, NK)
İmmünoterapi (biyolojik terapi) yöntemlerinde, yukarıda belirttiğimiz 4 ürün kullanılmaktadır. Bunların hangisinin kullanılacağına yapılan tetkik ve muayeneler sonucunda elde edilen bulgulardan sonra karar verilmektedir.
